20 Ocak 2009 Salı

HARBİN: Buz Kent-4

*Caner Karavit, Gezi Notları:10
2.GÜN
Sibirya Kaplanı

Dünyada 700 adet kaldığı tahmin edilen bu cins kaplanların 300 kadarı burada. Burası dünyadaki en önemli üreme merkezi. Büyük bir alan içerisinde kafes telleriyle ayrılmış bölgeye minibüs ve otobüslerle giriliyor. Araç kaplanlara yaklaşınca yakından izlemeniz ve resim alabilmeniz için bekliyor. Hayvanat bahçelerinden ve dizilerden iyi tanıdığımız bu hayvanların gerçekten büyük ve iri olduğuna dibinize kadar yaklaştıklarında anlayabiliyorsunuz. Fakat, aracımızda belgesel filmlerin etkisinden kurtulamamış bazı Çinli ziyaretçiler, buğulu camlardan resim çekemedikleri için geniş aralıklı, pek güçlü görünmeyen kafes tellerine güvenerek camları açtılar. Üstelik rahat resim çekebilmek için kafes tellerinden ellerini de uzattılar. Sanırım kaplanlar toktu...

Bölgede sadece kaplanlar değil bir miktar arslan, pars, leopar da vardı. Bu kedigillerin içinde en ilginci, aslan ve kaplanın yapay yollarla birleştirilmesinden ortaya çıkan genetik karışımdı. Aslanın kafa yapısı, kaplanın da vücut özelliklerini taşıyan bu yaratığın canlı doğma olasılığı %0,1 imiş.

Bu gezinin en heyecanlı ve iç burkan kısmı ise bu kaplanların canlı avla beslenmeleri sahnesi idi. Canlı tavuk satıcısı kadından tavuk satın alan Çinli ziyaretçiler bir sırığa bağlı tavuğu kaplanlara uzatıyor ve tavuğu en yükseğe sıçrayan kaplan kaparak anında uzaklaşıp zavallı hayvanın içini büyük bir hızla boşaltıveriyordu. Bu durum, bazı batılı turistlerin sinirlerini bozup isyan etmelerine neden oldu.

Yemek faslının bir de canlı inekle yapılanları varmış. Biz görmedik. İnsanın vicdanını acıtan canlı hayvanla besleme yönteminin etiğini insan doğal olarak sorguluyor. Yetkililer kaplanın avlanarak beslenme tarzının doğal yaşamın bir parçası olduğunu savunuyor. Burası bir kaplan cinsinin üreme merkezi olduğuna göre, yapılanlar vahşet değil doğalmış. Aslında, kaplanın avını öldürme biçimine bakılınca, avı acı çekmeye fırsat bile bulamıyor. Kaplan işini biliyor ve anında avının canını alıyor.

Mezbahalarda insanoğlunun bir günde ne kadar hayvanın canını aldığını düşünürsek, kaplanların yediklerinin hesabı bile yapılmaz. Bizim kurban bayramlarında hayvanlara çektirdiklerimizi de unutmamak gerek. İnsanoğlunun sadece hayvanların değil, tarih boyunca kendi neslinden olan kitlelerin de canını aldığını düşünürsek (hele son günlerde kendi coğrafyamızın çevresinde olup bitenlere baktığımızda) vahşetin adı elbette ki Sibirya Kaplanı olmayacaktır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yorumlarınız,bakış açınız,anlatım biçiminiz gerçekten çok iyi hocam.Saygılar...TÜGSF Gamze