20 Ocak 2009 Salı

HARBİN: Buz Kent-2

*Caner Karavit, Gezi Notları:10
Güneş Adası

Song Hua Nehri’nin batı tarafında bulunan kar ve buz festivali mekanıdır. Her yıl yapılan bu festival bu yıl 10.sunu gerçekleştiriyor. Festival alanı 400.000 metre kare olup, dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen sanatçıların yaptığı kar ve buz çalışmaları 100.000 metre küpü buluyor. Dünyanın bazı ünlü yapılarını da temel alan bu çalışmaların sayısı 30’un üzerinde. Bu yapılar asıllarının 1/3, 1/5 ölçülerinde yapılmış ve bazılarının içinde gezilebiliyor. Tamamen buzdan yapılan bu eserlerin buzları donmuş olan nehirden kesilmek suretiyle sağlanıyor. Artan küresel ısınma nedeni ile buzlar her geçen yıl giderek daha kuzeyden elde edilebiliyormuş. Güneş Parkı’nın içinde bu çalışmaların dışında kayma alanları, gösteri mekanları, kafe ve çayhaneler bulunuyor.

İlk gördüğümüzde bu boyutta yapılmış buzdan ve kardan çalışmalar bizi çok etkiledi. Üstelik, bunca emeğin her yaz eriyerek yok olması ve her kış yeniden yapılması işlemi, bizi, sanatta ve zanaatta emeğin geçicilik kavramı üzerine yeniden düşündürmeye itti. Bir kaç ay sonra geriye bir şey kalmayacağını bildiğiniz bir şey için kışın en sert soğuğunda büyük emekler vererek bir yapıt oluşturuyorsunuz ve sonrası hiç bir şey... Bu durum, eserin yaratıcısını yıldırabilir mi? Ancak, konuya farklı bir yönden bakarsak, sanatçıların kışın bu sert coğrafyada gerçekleştirdikleri masalsı (özellikle geceleyin) mekanın insanın morali üzerinde yarattığı müthiş etkiyi bilemiyor olmaları mümkün değil. Sanırım, sanatın toplum psikolojisi üzerinde oluşturduğu olumlu etkiler, eserlerin geçiciliğinin yaratabileceği yılgınlığı ortadan kaldırmaya yetiyor olsa gerek.

Gece olduğunda buzdan yapıtların içindeki rengarenk ışıkların yanmasıyla birlikte renkli bir çizgi film dünyasının içerisine düşmüş hissine kapıldık. Işıklandırma sistemi buz küplerinin içerisinde oluşturulan boşluklardan geçirilen kablo tesisatı ve floresanlarla sağlanmış. Buz yapıtlar, yaklaşık 50 metre küplük kütlelerin yığma sistemle birleştirilmesi ile oluşturulmuş. Karlı zeminden yansıyan ışıkların da katkısıyla, nefis lacivert bir renge bürünen gökyüzü, renkli ışık oyunlarının hareket kazandırdığı mekanlar için fotoğrafik bir zemin oluşturuyordu. Çevredeki kayma alanlarından gelen neşeli çığlıklar ve tüm alana yayılan klasik müzik, masalsı havayı iyice güçlendiriyordu. Masalsılığın bitmesini istemememize rağmen, ısırıcı soğuk ısı depolamamız için arada bizi uyarıyordu.

Soğuğun etkisini iyiden iyiye hissetmeye başladığımız bir andı ki, kendimizi acilen buzla kaplı renkli ışıklarla donatılmış bir yere attık. Meğerse bir gösteri mekanıymış. Dışı buzdan yapılmış, ama içi sıcacıktı. Buzdan duvarla mekan arasında ısı yalıtıcı olarak alçıpan kaplama yerleştirilmişti. Bir masaya oturup Rus dans grubunun gösterisini izlemeye başladık. Sıcak iyice gevşetmişti bedenimizi. Birer de Harbin birası içince yerimize mıhlandık adeta. Bir saat sonra, dışardan gelen neşeli çığlıklar yine dışarı, masal dünyasına doğru çekti bizi. Gece bitmesin istedik ama otele dönmemiz gerekiyordu artık. Masal dünyasının kapısından çıkıp önümüze çıkan ve nereye gittiğini bilmediğimiz bir belediye otobüsüne bindik.

Hiç yorum yok: