17 Ekim 2008 Cuma

TAŞ YAZITLAR ORMANI (STONE FOREST MUSEUM)-1

*Caner Karavit, Müzeler:1

Xi’an kent surlarının kenarından Shuyuanmen Caddesi'nin sonuna (yani doğusuna) yürüdüğümüzde, nihayet çok merak ettiğimiz "Taş Yazıtlar Ormanı"na yani müzesine vardık. Bu müze kent duvarlarının güney kapısına yakındı. Bu arada, güney kapısına tren garından 232 nolu otobüsle gidildiğini belirtelim hemen. "Taş Yazıtlar Ormanı Müzesi" 1087'de Kuzey Song Hanedanı (920-1127) döneminde yapılmış ve dönem boyunca Konfüçyus Tapınağı olarak kalmış. Shaanxi Eyaleti'nde geniş bir alan içinde bulunan bu taş yazıtlar korunmak amacıyla bu müzeye getirtilmiş ve taşların çokluğu nedeniyle de "orman" olarak tanımlanmış. Müzeye getirtilmelerinin başka bir amacı da bu müzeyi bölgenin en önemli müzesi haline getirmek. Fakat, bölgede “Yeraltı Ordusu”nun bulunması bu müzenin önemini ikinci plana atmış. Bu müze, aynı zamanda bir çok ünlü kaligrafi sanatçısının eserlerinin taşlara yazıldığı bir eski Çin kaligrafi sanatı sarayıdır. Bu yazıtlar biçimleri doğrultusunda dört sınıfta toplanabilir; ayaklı ve başlıklı taş tabletler, kapaklı mezar taşları, üzerine sutralar yazılı köşeli sütunlar ve kare veya dikdörtgen formlu taşların üzerine kazılmış ünlü kaligrafi sanatçılarının eserleri.

Bu müzede, Han Hanedanı'ndan (M.Ö.206-M.S. 220) Çin Cumhuriyeti dönemine (1911-1949) kadar olan 2000 yıllık süre içinde yapılmış 3 bin kadar taş yazıt toplanmış. Bu taş yazıtların içerikleri çoğunlukla Kofüçyus öğretileri, feodal toplumun entelektüelleri için kitaplar, ansiklopediler, tarih kitapları, şarkı sözü kitapları gibi birçok konuyu kapsıyordu. Bu taş yazıtların içinde 9. yüzyıla tarihlenen en eski olanları, 114 adet arkalı önlü yazılmış Konfüçyus klasikleriydi. Bu taş yazıtların zanaatçılığına hayran olduk. Ancak, diğer yandan kağıt yapımıyla ünlü olan ve kağıt üretim tarihi çok eskiye dayanan bir kültürün neden yazılı belgelerini taşlara kazıdıklarını anlamak güçtü.
Müzeyi gezerken yalnızca yazıtları değil sessizliğini, eskiliğini ve ilginç kokusunu hafızama kaydettim. Çok miktarda taş yazıt olmasına rağmen, zaman zaman gözümüze çarpan ilginç konuları not ediyorduk. Örneğin, 873'te İmparator Xuanzong'un yazdığı "Evlada yakışan hürmet üzerine bir klasik"i içeren yazıt. Galiba, imparator evladından çok çekiyordu ki, sonunda nasıl hürmet görmek istediğini taşlara bile kazdırdı. Bir başka yazıt ise, Sarı Nehir'den dertli olanlar içindi. 16. yüzyılda yapılmış taş yazıtta, Shaanxi bölgesindeki Sarı Nehir'in taşmalarının 14. yüzyıl ve Ming dönemi nehir taşmalarının dokümanları ve taşmalara karşı öneriler yazılıydı. Herhalde nehir taşmaları sonucunda kağıt belgeler zarar görebileceği için bilgileri taşa kazımışlardı. Kağıt olsalardı belki günümüze ulaşamayacaklardı.

Bir başkası ise, Hıristiyanlığın Çin'e ilk girdiği tarihlerde Nestoryan Hıristiyanlığa yapılmış övgüleri içeren yazıttı. Yuan Hanedanı (1279-1368) döneminde yasaklanıp toprağa gömülen bu tonlarca ağırlığındaki taş yazıt, Hıristiyanlığın serbest kalmasına kadar çıkartılamamış. Ancak, Hıristiyanlık serbest kaldıktan sonra da, bu sefer çok ağır olması nedeniyle uzun süre toprak üstüne çıkarılamamış. Nihayet Ming Hanedanı (1368-1644) döneminde bazı teknikler geliştirilerek toprak üstüne çıkarmışlar yazıtı. Gördüklerimizin içinde en ilginç olanı, bir isyancının mezar kitabesi idi. 1906 Qing Hanedanı'na (1644-1911) tarihlenen yazıt, imparatorun yol ve tuz vergisine karşı çıkan köylüleri isyana sürükleyen bir önderin asılması üzerine yapılmış. Köylüler, imparatora verecekleri vergi parasıyla asılan önderlerinin mezar yazıtını yaptırmış.

Müzenin özelliklerinden birisi de istediğiniz taş yazıtın tıpkıbasımını alabiliyorsunuz. Müzenin görevli ustası taş yazıtın boyutunda bir Çin kağıdını nemlendirerek kağıdın taşa yapışmasını sağlıyor. Daha sonra mürekkepli bir süngerle kağıda tamponlama usulüyle mürekkebin geçmesini sağlıyor. Biz bu işlemi görünce içimiz titredi. Bunca yıllık tarihi bir eseri hiç tereddütsüz mürekkeple boyuyorlardı. Ancak, işin diğer tarafını düşünürsek taş damga baskılar Çin kültürünün en eski ürünleridir. Bu yöntemle tüm taş yazıtların tıpkıbasımlarının yaygınlaşmasını da sağlıyorlar. Ve sonuçta bizim de elinize taş yazıtın bir tıpkıbasım örneği geçmiş olacaktı. Endişemiz kalmamıştı. Biz de isyancı köylü önderinin mezar kitabesinin tıpkıbasımını istedik.

Görevli kadın aslında yazıtın çok ilginç olduğunu ama popüler olan Konfüçyus’a ait yazıtların dışında ilk defa birisinin bu yazıttan tıpkıbasım istediğini söyledi. Bu keşfimiz nedeniyle de bizi tebrik etti. Köylü nüfusunun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede bu yazıta ilgisiz kalınmasını anlayamamıştık. Görevli kadın kısaca şöyle açıkladı: "Köylüler müzeye gelmez ki".
Müzenin diğer bir ilginç eser serisi “at bağlama taşları”ydı. At sahiplerinin ve mekan sahiplerinin kendileri için veya misafirler için yaptırdıkları ve evlerinin önüne diktikleri yaklaşık 1,5 metre yüksekliğindeki bu at bağlama taşlarının herbirisi titiz yontu işçiliğin güzel örneklerini oluşturuyordu. Bu dikme taşlar Çin’in kuzey bölgesinin önemli folklorik sanatlarından birisidir.
Çoğunluğu, uzun ömrü simgeleyen kaplumbağa heykellerinin üzerine oturtulmuş yazıtları izlemeyi bitirdikten sonra sessiz ve ilginç kokulu bu müzeyi terk ederek yeniden Xi’an sokaklarına daldık..

Hiç yorum yok: