11 Kasım 2008 Salı

KAŞGARLI MAHMUT (MAHMUD KASHGARI): Doğumunun 1000. yılı

* Caner Karavit, Müzeler: 3


İpek Yolu’nun Çin sınırları içindeki son merkez noktası olan Kaşgar’daki ünlü bilgin Kaşgarlı Mahmut’un (1008-1102) türbesini ziyaret etmemek olmazdı. Özellikle doğumunun 1000. yılında daha da anlamlı olacağını düşünerek, Kaşgar’ın 45 km. uzağındaki Opal kasabası Azık Köyü’ne doğru yola koyulduk. Kaşgar’ın İç Anadolu’ya benzeyen çorak çoğrafyasını geçerek Kaşgarlı Mahmut’un türbesinin bulunduğu müze alanına girdik. Tam karşımızda heybetle duran Kaşgarlı’nın heykeli altında 15- 16 yaşlarındaki bir Uygur kızı çömelmiş bir şeyler yazıyordu. Heykelin çalılıklar arasında kalan kaidesi tarafından ise bir erkek sesi geliyordu. Yaklaştığımızda heykelin kaidesindeki yazıyı okuyan bir gençle karşılaştık. Sonradan Uygur kızının ağabeyi olduğunu öğrendiğimiz genç çalılıkların arkasına geçerek kaidenin üzerindeki yazıyı okuyor, genç kız da bunları not alıyordu. Daha sonra % 60-70 anlaşabildiğimiz ortak kökenli dilimiz sayesinde bu Uygur gençlerle kaynaşıp beraber dolaştık. Sağolsunlar, müze alanında merak ettiğimiz yazıları çevirerek bize rehberlik yaptılar."Okuyana mutluluk ve doğru yolu getirsin" diye kitabına Kutadgu Bilig ismini koyan ünlü edebiyatçı Yusuf Has Hacib ile çağdaş olan Kaşgarlı’nın asıl ismi biraz uzun: Mahmut Binni Hüseyin Binni Muhammedul Kaşgari. Kaşgarlı Mahmut Karahanlı Devleti’nin aristokrat ailelerinden geliyor. Kendisi Saciye ve Hamidiye Medresesi’nde eğitim gördükten sonra o zamanki en büyük İslam merkezi olan Bağdat’a gidiyor. Burada 1074 ve 1076 yılları arasında meşhur eseri ilk Türkçe sözlük olan Dîvânü Lugati’t-Türk’ü yazıyor. 7500 kelimelik bu eser; tarih, astronomi, askerlik, yemek, bilim, tıp, mimari gibi konuları içeriyor. Ayrıca, dönemin Türk dünyasının haritasına da yer veriyor eserinde.

Dünyada ilk defa Japonya'yı gösteren haritanın Türkçe açılımı ise, aşağıdaki numaralandırılmış haritada gösterilmektedir:
1. Bulgaristan 2. Hazar Denizi 3. Rusya 4. İskenderiye 5. Mısır 6. Taşkent 7. Japonya (yeşil yarı çemberle suyla çevrili olarak gösterilmiş) 8. Çin 9. Balasaghun-Dünya’nın merkezi (bugünkü Kırgızistan’da kalıntıları bulunan eski kent) 10. Kaşgarlı Mahmut’un doğum yeri (Kaşgar-Opal) 11. Semerkand 12. Irak 13. Azerbaycan 14. Yemen 15-18 Afrika 15. Doğu Somali 16. Doğu Sahara 17. Ethopya 18. Kuzey Somali 19-22 Hindistan yarım adası 19. Indus Nehri 20. Hindistan 21. Seylan adası and Hz. Adem'in ayak izi (Hz. Adem’in cennetten kovulduktan sonra sürgün yaşadığı düşünülen ada, bugünkü Sri Lanka) 22. Kaşmir 23. Gog ve Magog (yöneticileri sıra dağlarla dünyanın dışına surlar örmüş, kötü gücü temsil eden bir ulus) 24. Dünya ve onu çevreleyen denizi.

Bu eseri, Sovyetler Birliği’nden, Almanya’dan, İngiltere’den, Japonya’dan bir çok bilim adamı incelemiş. Çin Halk Cumhuriye’ti üç ciltlik eseri 1980-84 yıllarında Uygurca, 2000 yılında ise Çince olarak yayınlamış. Yerel yönetim 1953 yılının parasıyla 40.000 RMB harcayarak türbeyi onarmış. 1983 yılında burası Ulusal Kültür Mirasları’nın üst derecede korunacaklar listesine alınmış.

Burayı Türkiye’den resmi anlamda ilk ziyaret eden Devlet Bahçeli olmuş. Bu sene Kürşat Tüzmen gelerek bu müze alanının düzenlenmesi ve tekrar onarılması için söz vemiş. Umarım sözünü tutar, çünkü müze alanın durumu pek iyi değil. Genç rehberlerimizle dolaşmaya ve karşılıklı zaman aşımına uğramış olan ortak kelimeleri yakalamaya devam ettik. Bu çabalamalar sırasında kendimizi kelime oyunu oynar gibi hissediyorduk: “Buna ne diyorsunuz? Mazar mı? Okşaş (benzer) biz de mezar diyoruz” “ Ya buna ne diyorsunuz? Kabir mi? Aynı, aynı”. Bu müze alanının bir ilginç bölgesi de mezarlık alanıydı. Tamamen topraktan şekillendirilmiş mezarlar, bu coğrafyanın zorunlu malzemesinin olanaklarının son noktasına kadar kullanıldığını gösteren örneklerden sadece birisiydi: kaleler, evler, tapınaklar, fırınlar, heykeller neredeyse herşey topraktan yapılmış.

Ama toprak yapılar çok uzun süre doğa koşullarına direnememiş. Kaşgarlı’nın eğitim verdiği medreseden geriye sadece bir toprak tepe kalmış. İçinden küçük bir derenin aktığı, öğlen sıcağında gölgenin toprak tepeciklerin eteğindeki küçük mağaralara sığındığı, kapısı kilitli müze ve kapalı yapıların terkedilmişlik hissini kuvvetle yaydığı bu mekanda hüzün hakimdi.

Biz, Kaşgarlı Mahmut'un ölümünden sonra öğrencilerinin yaptırdığı türbeyi geride bırakırken, uzaktan el sallayarak bizi çağıran Uygur kızı ağabeyinin okuduklarını not almayı bitirmişti belli ki. Bizim ayrılık vaktimiz gelmişti artık. Tekrar Kaşgar’a dönmek üzere yola koyulduk. Yolda aracımızın üstüne üstüne at arabalarını süren Kaşgarlılar, ana caddenin varlığına rağmen çok eski zamanlardan kopup gelmiş gibiydiler.
Not: Kaşgarlı Mahmut'un doğumunun 1000. yılı nedeniyle, 24-28 Kasın 2008 tarihleri arasında Pekin'de sempozyum düzenlenecektir.

Hiç yorum yok: